92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birbirine benzeyen, aralarında benzerlik bulunan, müşabih, nazir
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Ünlü veya ünsüz benzeşmelerinde, etki altında kalan ünlü veya ünsüz: Sütçü (süt-çü), ekmekten (ekmek-ten), odalardan (oda-lar-dan) kelimelerinde bulunan -çü, -ten, -dan eklerindeki ünsüz veya ünlüler gibi
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , geometri , geometri , sıfat , sıfat , matematik , matematik , geometri , geometri , Benzeşme özelliği gösteren
benzeşim oranı
1. isim , isim , isim , isim , Bazı ortak yönleri olan iki şey arasındaki benzeşme, analoji
2. matematik , matematik , matematik , matematik , İki şeklin kenarlarının uzunlukları arasındaki oran değişmemekle birlikte, karşılıklı açılarının eşit bulunması durumu, benzer
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , İki geometrik biçimin kenarları arasındaki oran
gerileyici benzeşme, ilerleyici benzeşme, uzak benzeşme, yakın benzeşme, dudak benzeşmesi, ünlü benzeşmesi, ünsüz benzeşmesi
1. isim , isim , isim , isim , Benzeşmek işi, analoji
2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Kelime içinde, yan yana düşen iki sesten birinci sesin ikincisinin etkisiyle değişmesi, dönüşme, asimilasyon: yurt-daş > yurttaş, çarşanba > çarşamba, o + bir > öbür gibi
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Birbirine benzemek, müşabih olmak
uzak benzeşmezlik, yakın benzeşmezlik
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir kelimede bulunan aynı veya benzeri seslerden birinin değişikliğe uğraması, disimilasyon: Kınnap > kırnap, attar > aktar gibi
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Benzetme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Tüm bir yaşama benzetebiliriz pekâlâ bu yolculuğu.
1. Tüm bir yaşama benzetebiliriz pekâlâ bu yolculuğu.
2. Benzetme becerisi bulunmak
benzeti ressamı
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Benzetme
1. isim , isim , isim , isim , Büyük sanatçıların yaptıklarını, orijinaline bakarak yapan ve benzeti olduğunu belirten ressam
1. isim , isim , isim , isim , Büyük sanatçıların üslubunda çalışarak yaptığı işleri orijinal eser diye satan sahteci ressam
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Benzetilme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Benzetilmek işi
1. Sala Bey de anasına benzetilmeye razı olmadı.
1. Sala Bey de anasına benzetilmeye razı olmadı.
1. isim , isim , isim , isim , Benzetme işi
1. Hoşa gidecek benzetişler buluyorlar, gülümsüyorsunuz.
1. Hoşa gidecek benzetişler buluyorlar, gülümsüyorsunuz.
1. isim , isim , isim , isim , Benzetmek işi
1. Önemli olan adamın benzetmesi değil aşağılayıcı davranışıydı.
1. Önemli olan adamın benzetmesi değil aşağılayıcı davranışıydı.
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bir şeyin niteliğini anlatmak için o niteliği eksiksiz taşıyan bir şeyi örnek olarak gösterme işi, benzeti, teşbih
1. Bütün tumturaklı sözleri, bütün az rastlanır benzetmeleri tekrarladı.
1. Bütün tumturaklı sözleri, bütün az rastlanır benzetmeleri tekrarladı.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Benzer duruma getirmek
1. Görevler insanları birbirlerine benzetiyor.
1. Görevler insanları birbirlerine benzetiyor.
2. Bir şeyde başka şeye benzeyen yönler bulmak
1. Omuzları çökmüş, kambur bir dilenciye benzetiyorum kendimi.
1. Omuzları çökmüş, kambur bir dilenciye benzetiyorum kendimi.
3. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Kötü bir duruma getirmek, bozmak
1. Her zamanki gibi ustaca makyaj sayesinde yüzümü iyice benzetmişti.
1. Her zamanki gibi ustaca makyaj sayesinde yüzümü iyice benzetmişti.
4. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Dövmek
1. Ali'yi kavgada iyice benzetmişler.
1. Ali'yi kavgada iyice benzetmişler.